Merhabalar
2017 ağustos sonunda 150 cc ilk Vespa Primavera ile Yunanistan
üzerinden İtalya’ya gidip gelmiştim. 8 gün - 3500 km süren bu maceradan 2 yıl sonra 5500 km ilk yeni bir maceraya giriştik.
İşimden dolayı uzun süreli izin almam sorun olduğu için, tüm
haftayı kapsayan Ramazan Bayramını da fırsat bilerek 2 haftalık bir plan yapmaya başladım. Aklım uzak doğudaydı aslında ama hava koşullarının uygun
olmayacağını gördüğümden dolayı motosiklet ile bir şeyler yapmaya karar verdim.
2 rota vardı aklımda. Güney İtalya ya da bir kaç avrupa ülkesini kapsayan
bir tur.
Konuyu benimle aynı Vespa sahibi arkadaşım Ersin ile paylaştım.
Daha önce İtalya' ya yaptığım yolculuğu da beraber yapacaktık ama iş
değişikliği nedeniyle tek gitmiştim. Bu sefer o da bu maceraya dahil olmak
istedi. Birlikte bir rota çizdik. Hedefimiz Viyana'ya gidip oradan Como Gölü,
sonrasında da Venedik’i ziyaret etmekti. Dönüş yolunda da Hırvatistan ve
Arnavutluk’u gezip sonrasında 2-3 gün Yunanistan’ da deniz tatili yapmayı
düşündük. Bu macera için 16 günümüz vardı.
Yolculuk sonunda gerçekleşen rotamız aşağıdaki gibi oldu. İşaretli alanlarlar kaldığımız ve belli bir süre harcayarak gezdiğimiz yerleri ifade ediyor.
Yolculuk sonunda gerçekleşen rotamız aşağıdaki gibi oldu. İşaretli alanlarlar kaldığımız ve belli bir süre harcayarak gezdiğimiz yerleri ifade ediyor.
Rotamız |
Kabaca rotamız belli olunca vize işlemlerine başladık. Rotamız Bulgaristan’dan başlasa da vizeyi Yunanistan’dan aldık. Sınırda bununla ilgili bir sorun çıkmadı. Sorun olabilir diyenler oluyordu ama biz sorun yaşamadık.
Yola çıkmadan motorlara sticker arayışına girdik. Bize özel bir karakter aradık. Biraz esprili de olması açısından Vecihi de karar kaldık. Vecihi - Panic In The
Sky resimlerimizi yapıştırıp yola çıktık.
1. Gün -Filibe ( Bulgaristan ) - 417 km
Cuma günü saat öğleden sonra buluşup yola çıktık. Hedefimiz sınırı
geçip, Filibe – Bulgaristan’da konaklamaktı.
Sınırda sıra yoktu. Rahat rahat işlemlerimizi yaptık. Bulgar
polisi çok sıcakkanlıydı. Sanırım karşılaştığımız en güleryüzlü ve samimi sınır
polisi Bulgar oldu. Çok da iyi Türkçe konuşuyordu.
Sınır sonrası bizim için biraz sancılı oldu çünkü sınırı geçtikten
sonra yağmura yakalandık. Hava da kısmen soğuktu. Ersin sağolsun tedbirsiz
gelmiş, yağmurluk yoktu yanında. Güzel bir ıslandı ve çok üşüdü. Bunu yazmama
muhtemelen kızacak :) Benzinlikte durduk, ıslak kıyafetleri değiştirdik ve yola
devam ettik. Yağmur az da olsa yağmaya devam ediyordu ama akşam olduğu için
artık yerleşebileceğimiz bir yer bulmamız gerekiyordu. Fakat bir sorunumuz
vardı, kalacağımız yer belli değildi :) .
İnternetimiz olduğu için yolda giderken bir yer buluruz diye düşündük.
Bulgaristan'da Airbnb de ilan veren kişiler sağolsunlar cevap vermediler :).
Yağmurda ıslanmış biraz da üşüyerek otel aradık ve en yakın bulduğumuz otele
yerleştik. Sonrasında da aç olduğumuz için yiyecek birşeyler aradık. Saat 11
olduğu için yer bulmak zordu. Cebimizde de sadece euro ve kredi kartı vardı.
Bir yer bulduk, euro kabul ederim ama 1 euro = 1 leva dedi. (Normalde 1 euro = 2 leva) Kabul etmedik tabiki ve kredi kartı kabul eden Mc Donalds ta akşam yemeğimizi
yedik.
2.Gün – Sofya (Bulgaristan) – Niş (Sırbistan) - 320 km
Yağmurlu hava ve gece euro konusunda yaşadığımız muamele bizi
erken kalkıp Filibeden uzaklaşmaya itti. Amacımız Sofya ve sınırı geçip Niş’ e
gitmekti.
8 gibi yola çıktık ve Sofya’ ya vardık. Google ve Tripadvisor' dan çevrede neler var araştırıp gezdik. Yemek yedikten sonra Sırbistan'a doğru yola koyulduk.
Sırbistan sınırı da sakindi. Yalnız buradaki görevli sıcak kanlı değildi :) Baştan ciddi, sinirli bir ifade ile karşılaştık. Ben de üzerine biraz sakarlık sergiledim. Magnet ile tutturdukları lambayı düşürdüm. Kırdım zannettim ama magnet olduğunu görünce rahatladım. Polis kızdı haliyle. Sonra motordan inerken tekrar kolum çarptı ve düşürdüm. Yine bir şeyler söyledi. Ama yetmedi tekrar düşürdüm. Sonun da adam da gülmeye başladı :) Neyseki benim geçmeme de izin verdi :) Akşam 8 gibi Nişe vardık. 1 gün önce ayarladığımız Airbnb evine yerleştik. Niş güzel, genç bir şehir. Akşam biraz gezdik ve tesadüfen gördüğümüz Vespa Bar da oturarak bir şeyler içtik. Sonrasında bir sonraki planımızı uygulamak üzere evimize döndük.
Sofya |
Sırbistan sınırı da sakindi. Yalnız buradaki görevli sıcak kanlı değildi :) Baştan ciddi, sinirli bir ifade ile karşılaştık. Ben de üzerine biraz sakarlık sergiledim. Magnet ile tutturdukları lambayı düşürdüm. Kırdım zannettim ama magnet olduğunu görünce rahatladım. Polis kızdı haliyle. Sonra motordan inerken tekrar kolum çarptı ve düşürdüm. Yine bir şeyler söyledi. Ama yetmedi tekrar düşürdüm. Sonun da adam da gülmeye başladı :) Neyseki benim geçmeme de izin verdi :) Akşam 8 gibi Nişe vardık. 1 gün önce ayarladığımız Airbnb evine yerleştik. Niş güzel, genç bir şehir. Akşam biraz gezdik ve tesadüfen gördüğümüz Vespa Bar da oturarak bir şeyler içtik. Sonrasında bir sonraki planımızı uygulamak üzere evimize döndük.
3. ve 4. Gün - Belgrad - Budapeşte - 610 km
Biraz gözü kararttık. Hedef Belgrad ve Budapeşte.
8 gibi yola çıktık. Belgrada vardığımızda bir alışveriş merkezinin
kaldırımına motorları parkettik. Çevreyi bilmediğimizden parkedilmiş motor
görünce biz de yanına koyduk ama gezerken motorların parkedebileceği yerler
olduğunu da farkettik. Belgrad'da fazla oyanlanmadık. Belgrad kalesi ve
çevresini gezdik. Bizim tarihimizde de yeri olan bir şehir. Kale içinde de
Osmanlıdan izler görebilirsiniz. Yemeğimizi yedikten sonra Budapeşte' ye yola
koyulduk.
Belgrad kalesi duvarlarına bitişik toprak tenis kortunu görünce şaşırdım. Böyle bir alanı, tarihi bir yerde insanlara ayırmaları güzel bir şey. Keşke oynama fırsatım olsaydı dedim kendi kendime.
Belgrad kalesi duvarlarına bitişik toprak tenis kortunu görünce şaşırdım. Böyle bir alanı, tarihi bir yerde insanlara ayırmaları güzel bir şey. Keşke oynama fırsatım olsaydı dedim kendi kendime.
Budapeşte, Bulgaristan ve Belgrad’dan sonra bize
Avrupa buymuş dedirtti. Hamamları ile ünlüydü. 2 gece burada kalmaya karar
verdik. Hamama gidip kendimizse gelelim dedik. 3 günlük yol yorgunluğunu
böylelikle gidermeyi düşündük. Sınırda bir sorunla
karşılaşmadık, sıra yoktu, rahat rahat işlemlerimizi yaptık.
Budapeşte mimari yapısıyla beni hayran bıraktı. Bina görmeye bir
daha hiç bir yere gitmem lafımı bana yedirdi diyebilirim. Hamam da eğlenceliydi,
kesinlikle gidin. Açık- kapalı havuzları, saunaları, soğuk su havuzları vs. hem eğlendik, hem de rahatladık. Tabi biz biraz sezon dışında gittiğimiz
için, her yerde sakin bir ortam ile karşılaşıyorduk. Siz gidip de kalabalıktan
muzdarip alabilirsiniz. Normalde iğne atsan yere düşmüyor diyorlar.
Kahramanlar Meydanı |
Hamam |
5. ve 6. gün - Viyana - 245 km
Öncekilere göre kısa bir yol. Macaristan ve Avusturya Schengen
ülkeri olduğu için sınır kontrollerine girmedik. Sınırda sadece bir kaç polis
araçları durdurmadan uzaktan izliyorlardı. Onun dışında gişe vs yoktu.
Öğlen 2 gibi konaklayacağımız eve vardık. Tarihi bir evde kaldık.
Ev sahibi Türktü. Bizi güzel karşıladı ve yardımcı oldu.
Viyana tarihimizde de önemli bir yere sahip olduğu için gitmeye
karar verdiğimiz bir ülke oldu. Budapeşteyi çok beğenmiştik. Viyana mimari
yapısı ile Budapeşteyi geride bıraktı. Tabi kalma, yeme, içme maliyetlerimizi de
2 ye katladı :). Şinitzel gerçekten güzeldi. Yediğimiz şeyler genel olarak çok
başarılıydı. Viyanada yaşayan arkadaşımız Gizemin de yönlendirmeleri de güzel
şeyler yememizde etkili oldu.
Normalde Viyana da 1 gece kalacaktık ama Gizem sağolsun bize bir
kaç öneride bulundu. Biz de 1 gece daha kaldık. Tuna nehri kıyısında
yüzülebilen bir yere gittik. Piknik yapıp, flamingo ve balıkların olduğu bir
ortamda yüzdük. Su pis görünebilir ama girince öyle hissetirmedi. Bulanık olmasına rağmen yine de girdik ve yüzdük. Ortam yine sakindi. Yaşlı amcalar ve
teyzeler ile yüzüp sonrasında şehri gezmeye devam ettik. Bu alana girmek için 6
euro ödemiştik.
Viyana'da çok sayıda vespa motosiklet ile karşılaştık. Bizim vakit geçirdiğimiz yerlerde motorların yarısı Vespa idi.
Viyana'nın en güzel yanlarından biri her yerde temiz, soğuk içme suyu bulabiliyorsunuz. Bir restorana gittiğinizde de suyu çeşmeden isteyip bedava içebiliyorsunuz.
Viyana'da çok sayıda vespa motosiklet ile karşılaştık. Bizim vakit geçirdiğimiz yerlerde motorların yarısı Vespa idi.
Viyana da Vespalar |
Saray Bahçesi |
Tuna Nehri |
7.gün - Hallstatt - Fischbachau (Almanya) - 400 km
Gezinin en güzel rotalarındandı. Hallstatt’a giderken geçtiğimiz
yollar ve köyler bizi adeta büyüledi. Arada durup çekim yaptık.
Hallstatt’a vardığımızda öncesinde gördüğümüz yerlerden dolayı pek etkilenmedik diyebilirim:). Hallstatt kalabalık bir yer. Gerçekten de çok güzel ama kalabalık olunca güzelliklerinin farkına varamıyorsunuz. Hızlıca gezdik zaten küçük bir alan. Çok güzel bir tatlı börek yedik. Motorla da biraz etrafını dolaştık. Aslında vakitiniz olsa trekking yapabileceğiniz yerler var. Bizim çok vaktimiz olmadığı için motorla çevresini turlayıp geri döndük.
Hallstatta giderken - Altta Drone ile çekilmiş versiyon |
Hallstatt’a vardığımızda öncesinde gördüğümüz yerlerden dolayı pek etkilenmedik diyebilirim:). Hallstatt kalabalık bir yer. Gerçekten de çok güzel ama kalabalık olunca güzelliklerinin farkına varamıyorsunuz. Hızlıca gezdik zaten küçük bir alan. Çok güzel bir tatlı börek yedik. Motorla da biraz etrafını dolaştık. Aslında vakitiniz olsa trekking yapabileceğiniz yerler var. Bizim çok vaktimiz olmadığı için motorla çevresini turlayıp geri döndük.
Hallstatt |
Hallstatt’tan ayrılırken aniden yağmur başladı. Bu sefer
Ersin'e de yolda yağmurluk aldığımız için daha az etkilendik. Rota bizi yüksek
yerlere götürdü ki çok güzel manzaralar ile karşılaştık. Bu manzaralar sağolsun
bize mola verdirip çekim yapmaya mecbur bırakıyordu. O yüzden de sonraki noktalara
geç gidiyorduk :)
Hallstatt - Almanya Yollarında
|
Nitekim Neuschwanstein Şatosu yakınlarına gitmek istersen gidemedik. Yolda
yine yağmura yakalandık ve güzelce ıslandık. Yağmurluk da bir yere kadar :)
Islak ve üşümüş bir halde airbnbden yakınlarda bir köy evi bulup oraya gittik.
Allahtan hızlı cevap verdiler. Çok güzel bir köyde, güzel bir köy evinde
konakladık. Duşumuzu alıp dinlendikten sonra ertesi günün planını yapmaya
başladık.
Ertesi gün plan, Neuschwanstein şatosunu gezip sonrasında Como gölüne gitmek. 470 km lik ama dolambaçlı bir
rotamız vardı.
8. ve 9. Gün - Neuschwanstein Şatosu ve Como Gölü (İtalya)
Kaldığımız köy evinden 7 gibi kalkıp, yakınlarda bulunan bir
kafede güzel bir kahvaltı ettik. Şu ana kadar en doyurucu kahvaltımızdı ve gerçekten
kahvaltıya benziyordu :) Peyniri, salamı, balı, tereyağı, yumurtasıyla bizim
kahvaltımıza yakındı.
Karnımızı doyurmanın da moraliyle yola koyulduk. Neuschwanstein şatosuna gittik. Şatonun içine girmeden çevresini gezip sonrasında yüksek bir tepeye çıkarak yukaradan manzarasını izledik. İçine girmek için belli saatlerde turlar vardı. 2 saat turu beklemek yerine bu şekilde yapmayı tercih ettik. Drone uçurmak yasak olduğu için planladığım çekimleri yapamadım ama yine de tatmin edici manzalar vardı. Şato da tek başına görsel olarak güzeldi.
Karnımızı doyurmanın da moraliyle yola koyulduk. Neuschwanstein şatosuna gittik. Şatonun içine girmeden çevresini gezip sonrasında yüksek bir tepeye çıkarak yukaradan manzarasını izledik. İçine girmek için belli saatlerde turlar vardı. 2 saat turu beklemek yerine bu şekilde yapmayı tercih ettik. Drone uçurmak yasak olduğu için planladığım çekimleri yapamadım ama yine de tatmin edici manzalar vardı. Şato da tek başına görsel olarak güzeldi.
Şatoyu gezdikten sonra Como Gölü' ne doğru yol çıktık. Bizi uzun bir yol
bekliyordu. Tercih ettiğimiz güzergahta ücretli yolları hariç tuttuk. İsviçre
üzerinden bir rota çıktı. Bu rotada gördüğümüz manzaralar şu ana kadar
gördüklerimiz arasında en iyisiyldi. 1500 metre yüksekte sağımızda solumuzda
karlı dağlar, göller ve akarsuların yanından geçtik. Yine dayanamayıp durup çekim yaptık. Biraz üşüdük çünkü çok rüzgar vardı. Ama güzeldi yinede. Aslında 1-2 gece kalsak iyi olurmuş.
İsviçre Yolları - Como' ya giderken |
1500 metrede göl |
Ersinle birlikte |
İtalya sınırına geldiğimizde, sınır köyünde alttaki gibi bir şelale ile
karşılaştık. Burada da biraz oyalanıp Como Gölünde ayarladığımız eve doğru yola
çıktık.
Eve vardığımızda hava karanlıktı. Biraz dinlenip, çevrede pizza yapan bir bara gittik. Kaldığımız ev de bir köy eviyidi. Köydeki tek bar o saatte yemek hizmeti veren tek yerdi. Pizzamızı yedikten sonra eve dönüp ertesi günün planını yaptık.
Eve vardığımızda hava karanlıktı. Biraz dinlenip, çevrede pizza yapan bir bara gittik. Kaldığımız ev de bir köy eviyidi. Köydeki tek bar o saatte yemek hizmeti veren tek yerdi. Pizzamızı yedikten sonra eve dönüp ertesi günün planını yaptık.
Como Gölünü gezerken ev sahibinin önerilerini dinledik. Yemek
önerdiği bir yer çok kötü çıktı. Daha doğrusu damak tadımıza hiç uygun değildi.
Como gölü tahminimizden büyüktü ve gezmesi de uzun sürdü. Bir de üzerine
gelmişken gölde yüzelim dediğimizden saat geç oldu. Bir gece daha kalıp
erkenden yola çıkmaya karar verdik. Normalde öğleden sonra işimizi bitirip
Venedik' e geçmeyi planlıyorduk.
Como Gölü, Hallstatt ve İsviçre yollarından sonra bizim
beklentilerimizin altında kaldı. Çok büyük bir göl. Etrafında farklı
yerleşimler var, gölde yüzebiliyorsunuz. Tamamen gezmek için 2-3 güne
ihtiyacınız olabilir. Kışın da gitmek lazım. Etrafındaki dağlar ile çok güzel bir manzarası olur.
Como Manzara |
Yemekten dönerken inekler yolumuzu kesti :) |
Gölün farklı yerlerine feribotlar ile geçebiliyorsunuz |
Gölde yüzdükten sonra. |
10. Gün Venedik - 355 km
İtalya da sağolsunlar otobanlarda çok para aldıklarından ücretsiz
yollardan Venedik' e gitmeye karar verdik. 5-6 saat sonunda kalacağımız yere varıp
yerleştik. Venedik' i 4-5 saat gezip, yemeğimizi de yedikten sonra tekrar otele döndük.
Venedik 1 günde rahatlıkla gezilebilecek bir yer. Fazlası bana göre gereksiz.
Bir yerden sonra aynı şeyleri tekrar ediyor gibisiniz .Her sokak bir yerden
sonra birbirine benziyor.
Venedik' i bazı arkadaşlar tavsiye etmiyordu ama biz beğendik.
Sadece çok kalabalıktı ki biz sakin bir zamanda gittik. Kalabalık hali
korkunçtur muhtemelen.
11.Gün Plitvice Gölleri - 360 km
Venedik ilk poz |
Venedik kanolar |
Turumuzda büyük beklentiler içerisinde olduğumuz Plitvice
Göllerine yola koyulduk. Hırvatlar diğer Schengen ülkerlerinden farklı olarak
sınırda bizi kontrolden geçirdi. Sıra yoktu, hızlı bir şekilde işlemleri yapıp
yola devam ettik. Plitvice gölleri yakınında bir köy evinde kaldık.
Eşyalarımızı yerleştirip göle gittik ve 20 euro para vererek çevresini gezdik. Drone uçurmak
yasaktı burada da. Çok geniş bir alana yayılmış bir park. Çok güzel ama
internette drone ile çekilmiş o manzarayı göremiyorsunuz. Parça parça
görebiliyorsunuz. Kötü yanı ise yüzmek yasak.
Yüzmek yasak olduğu için biz parkı gezip, park dışında yüzecek bir
yer aradık. İnternetten de bakarak bir köyde girildiğini gördük. O köye gidip
yerel bir teyzenin de yardımıyla nehirde suya girilebilecek bir yer bulduk. Sıcaktan biraz bunalmıştık artık. Su bize çok iyi geldi. Biraz soğuktu, gerçi teyze de uyarmıştı ama abartı bir soğuğu yoktu. Daha sonra gideceğimiz Izvor Cetinenin yanına yaklaşamaz bu konuda :) Yüzme faslı bitince köy evine dönüp dinlenmeye geçtik.
12 ve 13. Gün Zlatni Rat - 400 km
Plitvice' de güzel ve sessiz bir ortamda dinlendikten
sonra, Brac adasına yola koyulduk. Yol üzerinde de 2 yere uğrayacaktık.
İlk durağımız Željava Hava Üssü oldu.Burası eski Yugoslavya
zamanından kalma, zamanında 6 milyar dolar harcanmış yer altı hava üssü. Ersin gelmekte isteksiz olunca, ben de 15 dk fotoğraf çekelim o zaman
döneriz dedim. Ama gidince 2-3 saat kaldık. Biraz tünellere girdik. Uzun uçak
pistinde motor sürdük, fotoğraflar çektik. Eski bir uçak üzerinde ve içinde çekimler yaptık. Bizim için çok eğlenceli geçti.
Team Vecihi |
Uçak üstünde uzun süre oyalamdık ve fotoğraf çektik. Tabi drone da kullandık. |
Uçakta çekim yaparken Ersin'in aklına Vecihi etiketlerinden olsa da yapıştırsak fikri geldi. Ben de, çantada var diyince uçağa yapıştırmaya karar verdik. Normalde etiketlerden 2 tane almıştık. Bir tanesinde deformansyon var diye firma 2 tane daha göndermişti. Ben de fazla etiketleri yanıma almıştım. Aklımızda böyle bir plan yokken güzel bir tesadüf oldu. Vecihi ve uçak temasına da çok uydu. Videoya da kaydettik. Güzel bir anı oldu bizim için. Altta görüntüleri izleyebilirsiniz.
Hava üssünden sonra hedefimiz Izvor Cetine diye bir yer. Burada
suyun yer yüzüne çıktığı bir nokta buluyordu. Böyle bir deneyim daha önce
yaşamadığımız için ilgimizi çekmişti. Gittik ve iyi ki gitmişiz dedik. Biz
giderken başka bir motosiklet ekibi vardı. Sonrasında 2 ayrı çift geldi ve fotoğraf
çekip gittiler. Biz tabiki gelmişken buz gibi suya girmeden olmaz dedik ve suya
girdik. Benim şu ana kadar girdiğim en soğuk suydu. Karlı, buzlu ortamlarda daha soğukları muhakkak var ama bu mevsimde, bu sıcakta böyle bir soğuk su tecrübesi yaşamıştım. Bir süre ayak parmaklarım
uyuştu :) Su tertemiz olduğu için şişelerimizi de doldurduk. 1 saat vakit
geçirdikten sonra yola devam ettik.
Izvor Cetine |
Suya girerken :) Altta da filtresiz drone çekimi. Gerçi tüm resim ve videoları ham haliyle paylaştım |
Amacımız Krka Ulusal Parkına gitmekti ama İzvor Çetine ve
Plitviceden sonra vazgeçtik. 20 euro ödemek de istemedik açıkçası :) Brac
adasına gitmek üzere Splite gidip feribot ile adaya geçiş yaptık.
Brac adası, Zlatni Rat plajının olduğu ada. Adada biraz
yükseklerde eski bir taş evde kaldık. 2 gece geçirdik. Sezon tam açılmadığı
için sakin bir ortamda plajda vakit geçirdik. Su çok temizdi ve sıcaklığı da
çok güzeldi.
14. Gün - Dubrovnik - 230 km
Hedefimiz, Bosna Hersekteki Kravice Şelalesini ziyaret edip
Dubrovnik te akşam konaklamaktı. Gerçi
Hırvatistan-Bosna-Hırvatistan-Bosna-Hırvatistan şeklinde sınırlardan 2-3 kere
geçsek de amacımıza ulaştık
Kravice şelalesi daha önce de gittiğim büyük, yüzülebilen ve güzel
bir ortamı olan bir şelale. Buralara kadar gelmişken gitmemek olmazdı. İyiki de
gitmişiz. Serin sularında yüzüp, keyif yaptık. Akşam saatlerinde Dubronik e
geçtik.
Kravice Şelalesi drone çekimi
Dubrovnik eski şehrini akşam gezdik. Daha önce Kotoru görmüş biri
olarak, Dubrovnik eski şehri Kotor dan çok daha büyüleciydi. Zaten bundan
dolayı da Kotora gitmekten vazgeçtik.
Dubrovnijk Old Town |
Eski Yugoslav ülkelerinin olmazsa olmazı. Basketbol |
15.Gün Selanik - 680 km
Dubronik'ten sonra artık eve dönüşü gerçekleştirmeye karar verdik.
Aslında Arnavutluk'ta da görmek istediğimiz yerler vardı ama artık Cuma gününe
gelmiştik. Pazartesi iş günü olduğundan kendimize evimizde 1 gün dinlenmek için
zaman ayıralım dedik.
Selanik ortada kalan bir noktaydı. Atatürk' ün evi, yunan deniz
ürünleri de tabi tercihimizde etkili oldu. Geziyi güzel bir yemek ile
tamamlayalım dedik :) Akşam 9 gibi kalacağımız eve vardık. Sonrasında bir meyhane araştırıp deniz ürünleri yedik. Yunanları lezzet ve porsiyon konusunda tekrar takdir ettik. Karnımızı doyurduktan sonra ertesi günün planını yapıp dinlenmeye geçtik.
16. Gün İstanbul - 620 km
Sabah 9 gibi kalkıp önce bir börekçide kahvaltı ettik. Sonrasında Atamızın evini de ziyaret ettik.
Eve dönüş öncesi uğrayacağımız bir yer kaldı. Kavala kurabiyecisi. Daha önce lezzetinden memnun kaldığımız yere gitti. Hava biraz sıcaktı, daha doğrusu çok sıcaktı . Ama bir anda bozdu ve dolu yağmaya başladı. O sırada tünellerden geçiyorduk ve bir tanesine sığındık. Bizim dışımızda arabalarda tünellere sığındı. Kısa süre sonra dolu kesildi ve yola devam ettik. Kavalaya uğrayıp kurabiyelerimizi aldık ve oyalanmadan yola devam ettik
Sabah 9 gibi kalkıp önce bir börekçide kahvaltı ettik. Sonrasında Atamızın evini de ziyaret ettik.
Eve dönüş öncesi uğrayacağımız bir yer kaldı. Kavala kurabiyecisi. Daha önce lezzetinden memnun kaldığımız yere gitti. Hava biraz sıcaktı, daha doğrusu çok sıcaktı . Ama bir anda bozdu ve dolu yağmaya başladı. O sırada tünellerden geçiyorduk ve bir tanesine sığındık. Bizim dışımızda arabalarda tünellere sığındı. Kısa süre sonra dolu kesildi ve yola devam ettik. Kavalaya uğrayıp kurabiyelerimizi aldık ve oyalanmadan yola devam ettik
Sınırda pek sıra yoktu ama hava yine bozmaya başladı. Çok sıra olmamasına rağmen biz yağmurun da etkisiyle önlere geçtik. Ama yurdum polisi sağolsun bize işlem yapmadı ve bekletti. Tabi bunda diğer motorcuların da payı var. Motorcular genel olarak sıraya geçmediği için sıra bekleyenler şikayet ediyor. Polis de bizi bekletti kısmen haklı olarak. Ama yağmur yağıyor diye ısrar edince bir kaç kişiden sonra işlem yaptı.
Önümüzde eve gitmek için hala 300 km lik bir yol vardı. Bunu da kazasız belasız atlattıktan sonra evlerimize vardık.